Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Ağustos 2014 Cuma

SOMA BULUŞMALARI-6

Süleyman Bulut'la " Kim Söyleyebilir Kim Söyleyemez" 21 Ağustos 2014/Soma

Bu sabah İzmir trafiğinde bir sıkışıklıktır gidiyor. Soma Otobüsü otobanda sıkışınca gecikti. Akhisar Otobüsüyle yola koyuldum. Süleyman Bulut bir gece önceden gelmişti Soma’ya ÇYDD nin konuğu olacaktı bu sabah.
TUDEM den etkinlikte kullanılacak kitapların merkeze ulaştığı bilgisiyle rahatlayarak sabahın hallerini seyre daldım yolboyunca… Elimde bir parça simit dilimde bir yanıltmaca;

Simitleri susamlatsak da mı satsak,
Susamlatmadan mı satsak;
Yoksa susamlatmadan satsak da,
Satın alanlara mı susamlatsak ?

Yanıma Gülümser oturdu, yeşil gözleri, sürekli canım diyen diliyle… Bir parça simit uzattım. “Yok canım ben erken kahvaltı ettim” dedi. Bubasıyla konuştu telefonda, ineceği yeri öğrendi. Sonra bana döndü, “Hacıramanlı" da iniyorum hep bugün bubam Saruhanlı’ya gitmiş te, beni de oradan alacak. Gelin geldim İzmir’e beş yıl oldu. Zor oldu alışması, uzak geldi önceleri ama şimdi alıştım işte gelip giderken”. Yeni otobüs sistemi şaşırtmış onu bugün. Karıştırmış yolları biraz. Evlilikte oturmuş zatenJ İkisinin de ikinci evliliği imiş. Kocası çalışmasına izin vermiyormuş. Bir izin verse çalışacak, “İnsan isteyince her bi işi öğrenirmiş zaten”. Ama kocası kıskançmış, “Aslında işine gelmiyor ya” diye ekledi…“Ah bu ülkenin kadınları” diye geçirdim içimden… İsteseler nasıl güzel bir dünya yaratabilirler o içlerindeki gizli güçle…Gözüm tarlalarda bir yandan. Tütünlerin uç kırımları da yapılmış çoğu tarlada. Çiçekleri tohuma bırakılmış. Birkaç üzüm bağının yanında serilmiş üzüm görüyorum. “Aaa bağ bozumu başlamış burada da” diyorum. Gülümser bakıyor yüzüme “Bağ nasıl bozulurmuş ki?” diyor. “Üzümler toplanmaya başlamış”  diyorum. “Ha diyor iki üç gün oldu başlayalı. Haftaya daha çok görürsün. Sen şehirlisin nerden biliyon ki bunları canım ya?…” Anlatınca “Bak gördün mü hemşeriymişiz de seninle canım. Ben de Manisa’nın köyündenim zaten.”.Saruhanlı’da benzin istasyonunda indi Gülümser “Hadi sana iyi günler canım, görüşürüz” diyerek…Yol boyu değişikliklerden biri de Akhisar’dan Soma’ya dönen yolun asfaltlanmaya başlanmasıydı. Epeyce kısmı bitmiş. Yolculuğu rahatlatmış biraz bu.

Soma’ya öğle saatlerinde vardığımda Süleyman Bulut’un ben hazırım mesajıyla koşturarak ÇYDD Eğitimevine ulaştım. Kaymakam Bey yoldayken aramıştı, bekliyordu bizi. Hazır Yönetim Kurulu üyemiz buradayken Destek Kitaplığının yerini çözmeliydik… İlçe Halk Kütüphanesi sorumlusuyla bir görüşme yaptı Kaymakam Bey. Orada bir bölüm yapılabileceğini söyledi. Bunun için bir protokol yapmalıydık. Bir de sunum dosyası istedi bizden. Kaymakam beyin yanından bir sonraki etkinliğin afişini de bırakarak ayrıldık…

Bu çorbayı nanelemeli de mi içmeli
Nanelememeli de mi içmeli **

deyip bunu söylemenin de bu sıcakta çorba içmenin de zor olacağına karar verip etkinlik öncesi yemeğimizi yedik.

Etkinlik salonu hazırlanmıştı Alim Bey bizi psiko-sosyal destek merkezinizin sokağındaki çay ocağına davet etti. Burada soluklanırken salon dolmuştu bile… Birbirimize “Merhaba” konuğumuza “Hoşgeldiniz” diyerek sözü ona bıraktık.

Bu yazar çocukken kızdırmış bir gün öğretmenini, o da ona bir ceza vermiş. Hem yazıp hem söylemesi için bir cümle… Yazmış yazmasında da bir tülü söyleyememiş… Hem o gülmüş hem arkadaşları… O gün bugün bu yanıltmaca tekerlemelerini toplamayı iş edinmiş kendine… Bir de oyun yaratmış arkadaşlarıyla “Kim Söyleyebilir Kim söyleyemez” diye… Önce öğretmenin verdiği yanıltmacayla başladık,sonra açılan sayfaların altını üstüne getirdik ,söyledik söyleyemedik, güldük, katıldık, kıkırdadık, eğlendik… Hepsi iyiydi de acaba okuduklarımızı yazıp yazdığımızı da okuyabiliyor muyduk?
Kağıt kalemler dağıtıldı, herkes kendine bir yer buldu, kimi gizledi eliyle yazdığını yazılıdaymış ta aman kimse görmesin der gibi, kimi dilinin ucunu havalandırdı dışarı çıkarıp, kimi yumuk yumuk ellerle sıkıca kavradı kalemi belki yardımı olur diye… Yazamayanlar çizdi boyadı… “Kitabı imzalar mı bize?” diye sordu biri, sıra oluştu birden yazmayı bitirenlerden. İmzalatan yerine oturdu kendiliğinden çalıştı pıtır pıtır sessizce yazdığına…  Sırayla okudular yazdıklarını. Merak etti biri “Siz bu yazdıklarınızın hepsini okuyabiliyor musunuz peki?” … Neyse ki okutmadılar hepsini yazaraJ) Yazar olmakla ilgili sorular izledi, kimse gitmek istemiyordu… Sonunda “Gel bize katıl bize” diyerek bitiş çemberimizi yaptık.

Ekerek mekerek
Kırk merdiven dikerek
Binbir kapıdan geçip yüzbir tekerleme söyleyerek,

Söyleyebildiğimizi birilerine öğretmek üzere vedalaştık çocuklarla… Haftaya çılgın bir dondurma hikayesi bekliyordu bizi… Acaba dondurmacı da gelir miydi?
Alim Beyin rehberliğinde İlçe Halk Kütüphanesini bulduk Necati beyle tanıştık. İki yıl olmuş kütüphane buraya taşınalı. Eski kütüphane daha merkezi bir yerdeymiş. Buraya gelince zor olmuş biraz. Çok fazla bilgisayardan şikâyetçiydi ama okul zamanı da en çok bilgisayarlar kullanılıyormuş. Fikir alışverişinde bulunduk ve hoşça kalın diyerek Akhisar’a doğru yola çıktık.
18.30  İstanbul otobüsüne yer değiştirtme çabalarımız olumsuz sonuçlanınca biz de garaj sohbetine koyulduk 20.30 otobüsünün gelmesini beklerken. Tanıdık bir yüzle karşılaştık garajda Sevgili Necdet Neydim de İstanbul’a dönüyordu. Soma’da bir ara uzaktan el sallamıştık birbirimize. Yoğunluktan görüşememiştik. İyi oldu karşılaşmak.  Süleyman Bulut’la aynı otobüsteymiş meğerse.  Keyifli, bilgilendirici, paylaşımcı bir sohbetin ardından seslerimizi garajın seslerine karıştırıp otobüslerimize bindik. Geride bir hoş seda bırakarak.
Ben yine dilimde bir tekerleme İzmir yolundayım.

Bu konuyu ballandırıpta mı anlatmalı;
Dallandırıp budaklandırıpta mı anlatmalı? **

Önümüzdeki hafta Sevgili Tülin Kozikoğlu ile Çılgın Dondurma diyeceğiz …


Sevgi Koşaner

** 101 Yanıltmaca, Derleyen: Süleyman Bulut, Resimleyen: Burcu Yılmaz,Tudem Yay.2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder